Tehcir Ne Demek? TDK Tanımı Üzerinden Antropolojik Bir Bakış Kültürlerin çeşitliliğini anlamaya çalışan bir antropolog olarak, her kavramın ardında bir hikâye, her hikâyenin ardında ise insanın varoluş mücadelesi olduğunu biliyorum. Tehcir sözcüğü, yalnızca bir tarihsel olguya değil, toplulukların yerinden edilme, kimlik kaybı ve yeniden inşa süreçlerine de işaret eder. Bu kelimenin anlamını derinlemesine incelediğimizde, aslında insanın aidiyetle, mekânla ve bellekle kurduğu ilişkinin kırılganlığını görürüz. Tehcir Ne Demek? TDK Tanımına Giriş Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre tehcir, “bir yerden başka bir yere göç ettirme, zorunlu göç” anlamına gelir. Bu sade tanım, yüzeyde yalnızca bir “yer değiştirme” eylemini ifade eder gibi görünse…
Yorum BırakRahat Fikir Köşesi Yazılar
Tasmasız Köpek Gezdirmenin Cezası: Edebiyatın İzinde Bir İnceleme Kelimenin Gücü ve Anlatının Dönüştürücü Etkisi Edebiyat, kelimelerin vücuda getirdiği bir dünyadır. Bir romanın sayfalarına her göz attığınızda, karakterlerin eylemleri, içsel çatışmaları ve yaşadıkları dünyanın atmosferi sizi bir an için kendine hapseder. İroni, dram, komedi ve trajedi; her edebi türün sunduğu dokunuş, bir anlatı ile birlikte gerçekliği yeniden şekillendirir. Kelimeler bazen hayatın ta kendisi kadar somut, bazen ise bir kurmaca kadar soyut olabilir. Bu denli zengin bir anlam evrenine sahiptirler. Ve işte burada, “tasmasız köpek gezdirmenin cezası” gibi günlük yaşamın sıradan bir eylemi, edebiyatın derinlikli işleme gücüne bürünür. Yalnızca bir ceza meselesi…
8 YorumStandart Öğrenci Kartı Nedir? Antropolojik Bir Bakışla Kimlik, Ritüeller ve Topluluk Yapıları Kültürlerin Çeşitliliğine Dair Bir Antropologun Daveti Dünyanın dört bir yanındaki kültürler, insan yaşamının farklı yönlerini ve dinamiklerini şekillendirirken, bir nesnenin veya sembolün ne kadar büyük bir anlam taşıyabileceği konusunda her zaman şaşırtıcı örnekler sunar. Öğrenci kartı, ilk bakışta basit bir kimlik belgesi gibi görünse de, bir antropolog için derinlemesine incelenmesi gereken pek çok katmanı olan bir kavramdır. Bu küçük kart, sadece akademik bir statüyü simgelemekle kalmaz; aynı zamanda kimlik, aidiyet, ritüel ve topluluk yapılarıyla doğrudan ilişkilidir. Peki, standart öğrenci kartı nedir ve hangi toplumsal ve kültürel bağlamlarda anlam…
Yorum BırakKalsiyum karbonat hangi besinlerde bulunur? “Doğal” etiketine aldanmadan konuşalım Sözün özü: “Kalsiyum iyidir” diye kalsiyum karbonatı her kalsiyum kaynağıyla eşitlemek, bilimi bypass etmektir. Kimse kusura bakmasın; kabaca “tebeşir” dediğimiz bu mineral, doğada bol ama tabakta sanıldığı kadar yaygın değil. Asıl mesele, “hangi besinlerde kalsiyum karbonat var?” sorusunun cevabını doğadaki kalsiyum formlarını ayırmadan aramamız. Hazırsanız tartışmayı açıyorum. Kritik not: Kalsiyum karbonat (E170) çoğu zaman katkı/fortifikasyon olarak karşınıza çıkar; pek çok “kalsiyum zengini” doğal gıdada kalsiyum karbonat değil, çoğunlukla kalsiyum fosfat veya kalsiyum sitrat gibi formlar hâkimdir. Kalsiyum ≠ Kalsiyum karbonat: Neyi aradığını bil Kalsiyum bir element, kalsiyum karbonat ise onun kimyasal…
Yorum BırakGözenekli Kayaçlara Ne Denir? Felsefenin Derin Katmanlarında Bir Sorgulama Bir Filozofun Bakışıyla: Madde, Boşluk ve Anlam Gözenekli bir kaya… İçinde hem varlık hem de yokluk taşır. Her bir boşluğu, tıpkı insan zihninin sorgulama aralıkları gibi, anlamla dolma potansiyeline sahiptir. Bir filozof için gözenekli kayaç yalnızca bir jeolojik oluşum değil; varlığın, bilginin ve değerlerin derin metaforudur. Çünkü boşluk yokluğun değil, potansiyelin alanıdır. Tıpkı insanın içinde yankılanan “neden?” sorusu gibi… Epistemoloji: Bilginin Gözeneklerinden Sızan Hakikat Bilmek, gözeneklerden süzülen su gibidir. Gözenekli kayaçlar, bilgiyle madde arasındaki ilişkiyi temsil eder. Bilgi, doğrudan bir akış değil; süzülme, sızma, birikme sürecidir. Tıpkı yer altı sularının yavaşça…
Yorum BırakGörülmemek mi, Görünmemek mi? Edebiyatın Sessiz Yankısı Kelimelerin insan ruhuna değdiği an, görünmeyenin sesi duyulur. Edebiyat tam da bu noktada, varlığın ve yokluğun sınırlarını incelikle sorgular. “Görülmemek mi, görünmemek mi?” sorusu yalnızca bir dil oyunu değildir; bu, bireyin kendisini dünyaya anlatma biçimidir. Yazmak, bir varoluş çabasıysa, görülmemek de bazen o varoluşun sessiz protestosudur. Kelimelerin Gücü: Görülmeyenin Görüldüğü Yer Kelimeler görünmeyeni görünür kılar. Virginia Woolf, “Mrs. Dalloway”de kalabalığın içinde kaybolmuş bir kadının zihnini anlatırken aslında “görülmemek” halini edebiyatın merkezine taşır. Görülmemek, dış dünyanın gözüne çarpmamaktır; ama görünmemek, varlığı bilinmeyen bir sessizliktir. Bu ayrım, insanın kendi iç dünyasıyla kurduğu ilişkinin derinliğini belirler.…
6 YorumGörmek Neyi Anlatır? Kültürün Gözünden İnsanlık Üzerine Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak dünyanın farklı köşelerinde yürürken, her bakışın bir anlam taşıdığını fark ederim. Görmek, yalnızca gözlerin algıladığı bir eylem değil; aynı zamanda bir kültürel deneyim, bir anlam kurma biçimidir. Bir Papua köyünde bir çocuğun göğe bakışıyla, bir İskandinav şehrinde sabahın gri ışığında yürüyen insanın bakışı aynı değildir. Çünkü görmek, yalnızca ışığın değil, inancın, kimliğin ve toplumsal belleğin de bir yansımasıdır. Görmek: Ritüellerin ve İnançların Aynası İnsan topluluklarında görmek, sıklıkla kutsal bir eylem olarak kabul edilmiştir. Antik uygarlıklarda “görmek”, bilmekle, anlamakla ve hatta tanrısal olanla temas kurmakla eş anlamlıydı. Örneğin,…
Yorum BırakHaşefe Ne Demek? Küresel ve Yerel Anlamların Kesiştiği Noktada Bir Kavram Bazı kelimeler vardır; anlamı sadece sözlükte değil, insanların dilinde, duygularında ve yaşam biçimlerinde saklıdır. “Haşefe” de bu kelimelerden biridir. Belki ilk kez duydunuz, belki de çocukluğunuzdan beri çevrenizde birileri kullanıyordu. Bu yazıda, kelimelere merakla yaklaşan biri olarak, haşefe’nin anlamını hem yerel hem de küresel perspektiften ele almak ve birlikte düşünmek istedim. Çünkü bazen bir kelimenin peşine düşmek, bir kültürün kalbine inmektir. Haşefe’nin Kökeni ve Temel Anlamı Türkçe’de “haşefe” kelimesi, genellikle kaba, görgüsüz veya kendini beğenmiş birini tanımlamak için kullanılır. Anadolu’nun bazı bölgelerinde bu kelime “şatafat meraklısı”, “aşırı gösterişçi” veya…
Yorum Bırak2 Yıllık Grafik Tasarım Staj Var mı? Antropolojik Bir Bakışla Kültür, Kimlik ve Öğrenme Ritüelleri Bir antropolog için her toplum, kendine özgü öğrenme ritüelleriyle şekillenir. Kimi halklar bilgiyi sözlü geleneklerle aktarır, kimileri ise ustalıkla çıraklık arasında bir bağ kurarak… Modern dünyada ise bu öğrenme biçimi staj adıyla karşımıza çıkar. 2 yıllık Grafik Tasarım bölümü de bu geleneğin modern bir uzantısıdır: bireyin, bir meslek topluluğuna kabul edilmeden önce “görsel düşünme” kültürünü deneyimlediği bir geçiş ritüeli. Staj: Modern Çıraklık Kültürü Antropolojik olarak bakıldığında, staj yalnızca bir mesleki zorunluluk değildir; bir kültürün içinde yer edinme biçimidir. Grafik tasarım stajı, tıpkı geleneksel toplumlarda usta-çırak…
Yorum BırakGırgır Dergisi Devam Ediyor Mu? Bir Psikolojik Mercek Altında İçsel Dünyamızın Mizahı: Gırgır Dergisinin Psikolojik İzleri Bir psikolog olarak düşündüm: İnsanlar neden gülmeyi bu kadar çok sever? Mizah, sadece yüzeysel bir eğlence aracı mıdır, yoksa derinlerde gizli duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarımızı mı karşılar? Gırgır dergisi, Türkiye’nin mizah kültürüne damgasını vurmuş bir yayın. Ama bu dergi hala var mı? Yoksa sadece anıların ve geçmişin bir parçası mı oldu? Şu anda derginin durumu ne olursa olsun, aslında bu sorular, insan ruhunun mizahla nasıl ilişkilendiğine dair daha derin bir sorgulama yapmamıza neden oluyor. Bu yazıyı, Gırgır dergisi üzerinden insan davranışlarını çözümlemeye çalışan bir…
4 Yorum